Cam kenarına dizili taburelere tüneyip, bir yandan önümdeki deftere bir gece önce seyrettiğim filmle ilgili notlar alırken, öbür yandan da çaktırmadan, gözucuyla onu izliyordum. Ona karşı hissettiğim şeyin ne olduğunu ya da aşk olup olmadığını anlamaya çalışıyor, ama bir türlü ismini koyamıyordum. Belki de çok fazla yalnızdım ve tutunacak bir duygu arıyordum. Ama aşk dediğin de neydi ki zaten? Sıkıcı hayat içinde açılan küçük bir pencere, zamanı gelmiş bir ihtimal. Şermin'i henüz sevmesem bile, ...