Her şeyin bir maksadı olduğuna inandım bu dünyada ben. Her ne varsa boşuna var
edilmemişti, bir sebebi, bir anlamı ve bir sırrı olmalıydı. Yoksa ve sadece gelmek için bu dünyaya
gelip de gitmek için gidiyor olamazdı hiçbir şey. Olmamalıydı.
Bir taşın, bir suyun, bir ağacın da hikâyeleri vardı. Hatta belki canı, dili, hissi... En çok da
toprağın. Kimse duymuyor, bilmiyor ve kimse dinlemiyor diye yok demek olmuyordu ki. Zaten
kimin durup da dinlemeye vakti vardı ki bunları ...