Irmağın Karadeniz'e döküldüğü yerde çok yaşlı söğüt ağaçları vardı. Bu ağaçların altından kıvrıla kıvrıla ince, beyaz bir keçiyolu geçer, geceleri küçük pencereleri kedi gözü gibi parlayan küçücük eve giderdi. Evin avlusunu otlar bürümüş, balkabakları, su kabakları çit boyunca yayılıp gitmişlerdi.Bir gün evin sahibi balıktan dönünce, balık ağlarını kurusun diye otların üstüne serdi.